Kadınlardan Satın Almak: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Daha Fazlası için Güçlü Bir Araç
Kadınlardan Satın Almak: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Daha Fazlası için Güçlü Bir Araç
31 Mart 2021 | Building Markets
Hem sınır pazarlarda hem de gelişmiş ekonomilerde, iş fırsatlarına ihtiyaç duyan her yerdeki kadın girişimciler bu büyüyen kurumsal trendden faydalanıyor: tedarikçi çeşitliliği. Bu iyi bir haber, özellikle de kadınların sahip olduğu işletmelerin dahil edilmesi COVID-19 salgınının ardından eşitlikçi bir ekonomik iyileşme için elzem olduğu için.
Kadınların istihdama katılımlarından iş sahibi olmalarına kadarekonomik olarak güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve diğer Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin birçoğunun gerçekleştirilmesi için temel önemdedir. Kurumsal sektörün kadınların güçlendirilmesi konusunda hem sorumluluğu hem de iş yapma biçimi vardır. McKinsey & Co tarafından yapılan araştırma, cinsiyet çeşitliliğinin ve kadın liderliğinin şirketlere kâr ve hisse performansı olarak geri döndüğünü göstermektedir. Kadın girişimcilere yatırım yapmanın ailelerinin finansal istikrarı, sağlığı ve eğitimi üzerinde de çarpan etkisi vardır. Bununla birlikte, kadın girişimciler dünya çapında önemli bir dezavantaja sahiptir: ekonomilerin %40'ında kadınların erken aşamadaki girişimcilik faaliyetleri erkeklerin yarısı ya da yarısından azdır.
Kadın girişimcilerin şirket kurma ve büyütme konusunda karşılaştıkları temel engellerden biri ağlara ve pazarlara erişimdir. WEConnect'e göre, "Kadınlar yılda 20 trilyon doların üzerinde harcama yapmakta ve dünya genelinde tüketici satın alma kararlarının yüzde 80'inden fazlasına katılmaktadır. Ancak, küresel olarak kadınların sahip olduğu işletmeler, büyük şirketler ve hükümetler tarafından satıcılara harcanan paranın yüzde 1'inden daha azını kazanmaktadır." Kapsayıcı tedarik, bu açığı kapatmayı ve şirketlerin hizmet verdiği pazarların demografik özelliklerini yansıtan daha çeşitli, esnek ve yenilikçi tedarik zincirleri oluşturmayı amaçlamaktadır.
Building Markets'in 2.000'den fazla yerel KOBİ'yi tedarik zincirlerine ve yatırıma bağlamak için program yürüttüğü Türkiye, şirketlerin kadın tedarikçi sayılarını artırmaları için iyi bir örnektir. Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye ekonomisinin büyüklüğü, kadınlar için var olan fırsatlara işaret ediyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2020 Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi'nde Türkiye, kadınların ekonomiye katılımı ve fırsatları açısından 153 ekonomi arasında 136. sırada yer almaktadır. İşgücü piyasasına katılım oranı erkeklerde %72 iken kadınlarda %34'tür. COVID-19, kadınlar için iş fırsatlarına ve desteğe duyulan ihtiyacı daha da artırmıştır. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, kadınların işgücündeki ve işletme sahipleri arasındaki payının salgından kaynaklanan baskılarla daha da gerilediğine dair endişelerini dile getirmiştir. KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği), üyelerinin %76'sının pandemi sırasında iş zorlukları yaşadığını; %56'sının daha fazla borçlandığını ve %55'inin en azından geçici olarak kapandığını tespit etmiştir.
Neyse ki, kurumsal bordrolar ve yönetim kurulu odaları için artan cinsiyet çeşitliliği ve kapsayıcılık gündemine ek olarak, kadınlara ait işletmelerden bilinçli satın alma Türkiye'de ivme kazanıyor. Türkiye'de faaliyet gösteren ve küresel tedarikçi çeşitliliği uygulamalarını yerel olarak uygulamak isteyen çok uluslu şirketler, bunu kadın tedarikçilerle yapmanın bir yolunu bulmuş durumdalar. UNCTAD'ın yakın zamanda yaptığı bir araştırma, çok uluslu işletmelerin tedarik zincirleri de dahil olmak üzere yerel pazarlarda toplumsal cinsiyet politikaları ve uygulamaları için olumlu sonuçların artmasına yol açabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Türkiye'deki yerel şirketler de kadın tedarikçileri desteklemektedir. Örneğin Boyner Grup, IFC ve KAGİDER ortaklığıyla kadın tedarikçilere eğitim vermekte ve e-ticaret yoluyla yeni pazarlara erişim sağlamaktadır. Ayrıca KAGİDER, kadın tedarikçilerin kamu alımlarındaki payının artırılması için önemli bir mevzuatın savunuculuğunu yapmaktadır.
Bu girişimler, kadınlar için toplumsal cinsiyet uçurumunu daraltmanın ötesinde, Türkiye'deki diğer hassas toplulukları da olumlu yönde etkileme potansiyeline sahiptir. Örneğin, UNHCR'ye göre, Türkiye'deki 3,6 milyonu aşkın mülteci nüfusunun %70'inden fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Ayrıca, ülkenin "toplumsal cinsiyet merceği" ile tedarik konusundaki artan deneyimi ve başarısı, programların yetersiz hizmet alan diğer girişimcilerle ortaklık kurmasına öncülük etme potansiyeline sahiptir. Türkiye'deki tedarik zincirleri için çeşitlilik ve kapsayıcılık gündemi söz konusu olduğunda, kadın girişimciler başı çekmektedir ve Building Markets gibi farklı yerel tedarikçileri belirleyebilen, eğitebilen ve alıcılarla buluşturabilen aracılarla ortaklıklar başarı için vardır.